1. Uzman
  2. Sinem Esra DÖNGÜL
  3. Blog Yazıları
  4. HAREKETE GEÇMEM LAZIM, PEKİ AMA NASIL?

HAREKETE GEÇMEM LAZIM, PEKİ AMA NASIL?


📌Motivasyon bir hedefi gerçekleştirmek için harekete geçme isteğidir.

📌Motivasyonun kaynakları vardır, etkileşimli olarak bunları kullanabiliriz.

.

🎁Dışsal motivasyonda daha çok kişi alacağı ödüllere (iyi bir puan, yüksek maaş, tatmin edici bir statü vb) odaklanır.

.

🗝İçsel motivasyonda ise kişinin odağında hedefe ulaşma esnasında geçirdiği süreci en iyi şekilde geçirmek vardır. Örneğin bir ödevi gerçekten öğrenme isteğiyle yapmak.

.

💵 💵 PEKİ SEN BU YAZININ DEVAMINI OKUMAN İÇİN SANA 100 TL VERMEYİ TEKLİF EDERSEM NELER OLURDU? 🎁🎁

.

😅 Araştırmalara göre yapılan aktivite dışa dönük olursa denetim dış uyarana (100 tl) geçer. Ben bu ödülü geri çektiğimde yüksek ihtimalle sen de okumayı yarıda bırakırsın. Ancak gerçekten “motivasyon”hakkında bir şeyler öğrenmek istersen ödülden bağımsız bir şekilde yazıyı okumaya zaten devam edeceksindir. Buradan yapılabilecek çıkarım şudur: Harekete geçerken kendin için bulduğun hedefi içselleştirmek harekete geçmen ve hareketi sürdürmen için bir gereklilik. Böylece dış uyaranlar (maaş, statü vs) geri çekildiğinde ya da senin beklentini karşılamadığında yine de motivasyonunu görece daha yüksek tutabilirsin!

.

📌 Ryan ve Deci’ye göre içsel motivasyonumuz varsa eyleme geçmek için harici uyaran ya da tehdide ihtiyaç yoktur; içsel olarak motive olmak iyi oluşu, hedefle ilgili meşguliyeti ve buna bağlı olarak başarıyı arttırabilir.

.

📌 Evet, haklısın. Her zaman içsel motivasyonu sağlayamayız. Bazen yapmayı tercih etmediğimiz şeyleri de yapmak zorundayız (Ödev, ev işi vb). İşte bu gibi durumlarda içsel motivasyonumuzu arttırabilmek için Ryan ve Deci’nin belirttiği gibi üç temel ihtiyacımıza odaklanabiliriz: Bağımsızlık, yeterlilik ve ilişki potansiyeli.

.

Motivasyon kazanma ya da bu motivasyonu sürdürme konusunda problemler yaşıyorsanız profesyonel destek alabilirsiniz. Size yardımcı olmak isterim!

Yayınlanma: 02.11.2020 14:02

Son Güncelleme: 02.11.2020 14:20

#motivasyon#özgüven#harekete geçme#sınav kaygısı#sınav stresi#stres yönetimi#panik atak#psikolojik danışmanlık
Psikolog

Sinem Esra

DÖNGÜL

Psikolog

( )( )( )( )( )

Uzmanlıklar:

Depresyon ve Mutsuzluk , Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Ruhsal-Toplumsal, Kişisel ve Çevresel Diğer Koşullarla İlişkili Sorunlar
Online TerapiOnline Ter...
süre 60 dk
ücret 800
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 60 dk
ücret 1000
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

Panik Atak ve Panik Bozukluk

Halk arasında yaygın olarak panik atak olarak bilinmekle birlikte bu sendromun oluşturduğu sıkıntıların genel adı panik bozukluktur. Panik atak ya da panik nöbet olarak tanımlanan durum ise bu bozukluğun temel parçalarından birini oluşturan,ani, beklenmedik biçimde gelen beden belirtilerinin eşlik ettiği şiddetli kaygı ve korku ataklarıdır. Panik bozukluk sadece bu panik nöbetlerden oluşmaz. Beklenti endişesi, kaçınma belirtileri ve fobi benzeri durumlar da bozukluğun temel parçalarıdır.Panik bozukluk hemen her zaman bir panik nöbet geçirilmesi ile başlar. Bu ilk panik nöbetler herhangi bir zamanda, beklenmedik biçimde ve neredeyse hiç ön belirti vermeden aniden gelirler. Birçok kişi bu ilk nöbette acil olarak bir hastaneye gitme ihtiyacı duyar. Çok az kişi bu şiddetli nöbetleri yardım aramadan ya da almadan atlatabilir.Panik nöbet geçiren herkes panik bozukluğa yakalanmaz. Şiddetli bir nöbet yaşayan ya da bu nöbetleri arka arkaya sık yaşayanlar, içinde bulundukları diğer stres durumlarının da katkısıyla panik bozukluğa sürüklenirler. Panik bozukluğa sürükleniş sürecini destekleyen diğer aşama, kişide bu nöbetlere dair aşırı zihinsel meşguliyet ve bu nöbetlerin tekrar yaşanabileceğine dair derin endişeler gelişmesidir. Beklenti endişesi olarak tanımladığımız bu ikinci aşamanın da baskınlaşması ile panik bozukluk belirginleşmeye başlar.Her kişide görülmese de birçok kişide üçüncü aşama olan “kaçınma belirtileri” de tabloya eklenir.Kişilerin panik atak geçirebileceğini düşündüğü ortam ve durumlardan uzak kalmasına “kaçınma” denir. Örneğin; kalp krizi geçirebileceğini düşünen kişinin spor yapmaktan ve efor harcamaktan kaçınması, bayılacağını düşünen kişinin yalnız kalmama çabası, sürekli acil servise gitme ihtiyacı olabileceğini düşünen kişinin trafik yoğunluğu kaygısı yüzünden yola çıkmaması, tıbbi sorunlar yaşayabileceği endişesi ile uzun mesafeli yolculuk yapmaması gibi tutumlar kaçınma belirtilerine bazı örneklerdir. Bir süre sonra bu kaçınmalar fobilere dönüşebilir ve hayatınsorun yaratan bir parçası haline gelebilirler.Bu noktaya gelindiğinde panik bozukluk, kişinin yaşam alanını sinsice daraltmaya başlar, çalışma koşullarını güçleştirir ve insanı ilişkilerinde başkalarına bağımlı hale getirebilir.

AŞK DEDİKLERİ?

Hepinize merhaba,Aşk nedir? 💓 Hepimiz aşkı farklı farklı deneyimleriz. Hepimizin romantik ilişkisinin seyri birbirinden ayrıdır, biriciktir. Akademik ilgi alanlarımdan biri de romantik ilişkiler. Kitaplarımı karıştırırken derslerde de dinlerken hep keyif aldığım bir konuyu sizinle paylaşmak istedim: Sternberg’ün Aşk Üçgeni!.Sternberg’e göre aşkın üç bileşeni var:1️⃣Yakınlık (Intimacy): Bu bileşen partnerlerin birbirine olan duygusal desteğini, birbirlerinin iyi olması İçin gösterdiği çaba ve ifadeleri içerir. Duygusal bileşendir. 🥰2️⃣ Bağlılık (Commitment): Bilişsel bir bileşendir. Yani partnerlerin aşık olduklarına ve bu aşkı sürdürdüklerine karar vermesi sürecidir. 😍3️⃣ Tutku (Passion ): Aşkın fiziksel ya da psikolojik uyarılma bileşenidir. Romantizm ve cinsel aktivitelerin varlığıdır. 💟.Araştırmacılara göre genel olarak ilişkinin başlangıcında tutku (passionate love) oldukça fazla olabilir. Adım adım bu ilişki yakınlığın yani sıcak, güven verici, partnerin ihtiyaçlarıyla ilgilenen bir evreye dönüşebilir. 👫👭👬 Hiç şüphesiz her evre aşkın sürmesine yardımcı olacaktır 🌸 Araştırmacılara göre Tutku her sağlıklı ilişkinin içinde olabilir ancak yakınlık olmadan, yani bir şeyler paylaşmadan, yakın, açık ve sıcak iletişim, partnerin duygusal ihtiyaçlarına ilgi gösterme gibi durumlar olmadığında İlişkiler zarar görebilmekte hatta bitebilmektedir. Araştırmacılar uzun süreli ilişkilerde çatışmaların doğru şekilde çözüme kavuştuğunu görmüştür, benden söylemesi 😊😊Yani:1️⃣ Çiftler birbirine isteklerini doğrudan belirtirler (İma olmadan!)2️⃣Karşısındakini sabırla dinlerler.3️⃣Partneri gereksiz eleştirmekten, ona karşı savunmacı olmaktan, ona köstek olmaktan kaçınırlar.4️⃣ilişkilerde ve günlük hayatta karşılıklı sorumlulukları olduğunu kabul ederler5️⃣ Dışlamak, inatlaşmak yerine uzlaşmayı tercih ederler..‼️İlişkilerinizle ilgili profesyonel destek almak isterseniz destek olmaktan mutluluk duyarım..‼️KAYNAK: Development Through Lifespan; Laura Berk sayfa: 472-473