Toksik İlişki


Toksik ilişki, bir veya her iki partnerin duygusal, psikolojik veya fiziksel olarak zarar gördüğü, sağlıksız ve dengesiz bir ilişki türünü ifade eder.

Bu ilişki türü, ilişki içindeki negatif davranışlar, manipülasyon, kontrol, istismar veya duygusal yıkım gibi unsurları içerebilir. Toksik ilişkiler genellikle bir kişinin kendisini kötü hissetmesine, özsaygısının azalmasına ve genel olarak mutsuzluğa neden olur. Bu tür ilişkilerde, sağlıklı iletişim, saygı, destek ve güven eksiktir.


Toksik ilişkilerde yaygın görülen bazı özellikler şunlardır:


Manipülasyon: Bir partnerin diğerini kontrol etmek veya kendi isteklerini yerine getirmek için manipülatif taktikler kullanması.


Duygusal İstismar: Diğer kişinin duygusal olarak istismar edilmesi, suistimal edilmesi veya ihmal edilmesi.


Sürekli Çatışma: İlişkide sürekli olarak çatışma, tartışma ve anlaşmazlıkların olması.


Sınırların İhlali: Partnerlerin kişisel sınırlarını ihlal etmek, gizliliği ihlal etmek veya kişisel alanı istismar etmek.


Denge ve Adaletsizlik: Bir partnerin diğerinden daha fazla güç, kontrol veya avantaj elde etmesi ve bu dengesizliğin sürmesi.


Bağımlılık: Bir partnerin diğerine aşırı derecede bağımlı hale gelmesi veya bir bağımlılık döngüsünde bulunması.


Toksik ilişkilerin sonlandırılması genellikle zordur, çünkü bir kişi duygusal veya psikolojik olarak bağlı hissedebilir veya diğer kişi tarafından manipüle edilebilir.

Ancak, sağlıklı bir yaşam için, toksik bir ilişkinin sonlandırılması ve sağlıklı sınırların belirlenmesi önemlidir.


Bu tür ilişkilerde, terapi veya danışmanlık gibi profesyonel destek almak da faydalı olabilir.


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Yayınlanma: 18.04.2024 21:06

Son Güncelleme: 18.04.2024 21:06

#toksik ilişki #ilişki #sevgili #aşk acısı #bağlılık #bağlanma #toksik #manipülasyon
Psikolog

Eray

ARSLAN

Psikolog

(*)(*)(*)(*)(*)

Uzmanlıklar:

Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresif Bozukluklar , Depresyon ve Mutsuzluk
Online TerapiOnline Ter...
süre 45 dk
ücret 600
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 45 dk
ücret 1000
Bunları da sevebilirsiniz...

SİZİN İLİŞKİ TÜRÜNÜZ/AŞK STİLİNİZ HANGİSİ?

Bu yazımda, yüksek lisans konum olan romantik ilişki doyumunu araştırırken öğrendiğim, incelemesi oldukça keyifli olan aşk stillerini iki bakış açısından anlatmak istiyorum. Sizler de halihazırdaki romantik ilişkinizi değerlendirmek veya önceki ilişkilerinizi göz önüne almak, farkındalık kazanmak isterseniz bu yazıdan faydalanabileceğinizi düşünüyorum. Öyleyse ilk bakış açımız olan Üçgen Aşk Kuramı ile başlayalım.Robert Sternberg’ün (1986) 1980’lerin sonlarında geliştirdiği Üçgen Aşk Kuramı’nda yakınlık, tutku ve bağlılık olmak üzere üç ana öğe bulunmaktadır ve bu üç ana öğe temelinde yaptığı sınıflamada sekiz farklı grup tanımlanmıştır: hoşlanma, delicesine aşk, boş aşk, romantik aşk, arkadaşça aşk, aptalca aşk, mükemmel aşk ve aşksızlık. Karşılıklı duygusal destek, sağlıklı iletişim, partnere duyulan sevgi, bağlanma ve kendini açma gibi özellikler içeren yakınlık bileşeni olarak tanımlanmaktadır. Tutku bileşeni romantizm, fiziksel çekicilik, cinsellik, beğeni, yoğun duygularla karakterize olmaktadır. Bağlılık bileşeni ise, bireyin aşık olmaya ve ilişkiyi sürdürmeye ilişkin kararlarını ve çabalarını içermektedir (Eren, 2019; Sternberg, 1986). Hoşlanmada, tutku ve bağlılık bileşenleri yoktur, yalnızca yakınlık bileşeni bulunur; birey partnerine sıcaklık hissetmektedir fakat ötesinde duygulara sahip değildir. Delicesine/çılgınca aşk, genellikle ilk görüşte aşk olarak tanımlanmaktadır, yakınlık ve bağlılık öğelerini içermez yalnızca tutku vardır, psikososyal uyarılmalar fazladır. Boş aşkta tutku ve yakınlık bileşenleri yoktur, yalnızca bağlılık bileşeni bulunmaktadır; fiziksel ve duygusal çekimin zaman içinde kaybolduğu uzun süreli ilişkilerde veya düzenlenmiş evliliklerde görülmektedir. Romantik aşkta, yakınlık ve tutku vardır, fiziksel ve duygusal çekim bulunur ancak bağlılık yoktur, bu yüzden ilişki uzun sürmeyebilir. Arkadaşça aşkta, yakınlık ve bağlılık ön plandadır; tutku geri planda kalmıştır, genellikle uzun süreli ilişkilerde başlangıçta var olan tutkunun azalması veya ortadan kalkmasıyla görülmektedir. Aptalca aşkta ise tutku ve bağlılık vardır ancak yakınlık henüz gelişmemiştir ve oluşan bağlılık ise genellikle tutkuya dayalıdır. Zaman içinde tutku azaldığında yakınlık gelişmediği için stres ortaya çıkmaktadır. Mükemmel aşk ise aşkın bütün bileşenlerini içinde barındırır, ideal aşk tipi olarak görülür ancak ulaşılması ve sürdürülmesi zordur. Aşksızlık ise aşkın hiçbir bileşenini içinde barındırmaz, arkadaşlık gibi görünmektedir ancak nedenselliğe dayandığı için tam olarak arkadaşlık olarak da tanımlanamaz; basit ya da zorunlu ilişkiler buna örnek olarak verilebilir (Sternberg, 1986; 1988; 1998; Sternberg ve Grajek, 1984; Atak ve Taştan, 2012). Şimdi ise ikinci yaklaşımımız olan Aşk Stilleri'ni (Aşkın Renkleri) inceleyelim.John Alan Lee, aşkın her insan için farklı anlamlar ifade edebileceği düşüncesini savunmaktadır. Bireyin partnerine karşı duygularının kişiye ve ilişkiye göre değişebileceğini vurgulamaktadır. Diğer bir deyişle kişi aynı olsa bile kurduğu farklı ilişkilerde farklı aşk stillerine sahip olabilmekte yani kişinin karşısındakine ve yaşamakta olduğu ilişkiye göre aşk biçimlerinin farklılaşabileceğini söylemektedir (Akturan, 2021). Lee (1973), aşkı tanımlarken renk analojisinden yararlanarak birincil ve ikincil stiller olmak üzere altı aşk stilini renklere göre kategorize etmiştir. Doğadaki ana renkler olan kırmızı, mavi ve sarı birincil aşk stilleri; diğer renkler ise kırmızı, mavi ve sarının birbiriyle karışması sonucunda olan mor, yeşil ve turuncu olacak şekilde ikincil aşk stilleri olarak ifade edilmiştir. Birincil aşk biçimleri; eros, storge ve ludus olarak adlandırılmaktadır. Eros, yani tutkulu aşk kırmızı renkle belirtilmekte, fiziksel çekime odaklanmayı ifade etmekte ve özellikle güzelliğe, dış görünüşe ve cinsel yakınlığa değer vermektedir. Romantik bir tutum sergileyen bu bireylerde partnerinin dış görünüşü hakkında konuşmaktan oldukça zevk alırlar ancak ilişkileri bittiğinde ciddi sorunlar yaşamazlar (Eren, 2019; Russell ve Oswald, 2002). Storge, yani arkadaşça aşk sarı renkle belirtilmekte, genellikle daha yavaş gelişmekte; bireylerin ortaklaştığı ilgi alanları ve zaman içinde gelişen güven ve kabul, bu aşk stilinin temel özellikleridir. Arkadaşça aşk içinde olan kişiler karşılıklı olarak birbirlerinin gereksinimlerini karşılamaya özen gösterirler ve uzun süreli ilişki beklentileri vardır. Genellikle sevecendirler ve ilişkilerinde fiziksel etkileşim ve cinsellik birincil öncelik değildir (Cassepp-Borges ve Ferrer, 2019; Eren, 2019). Coşku azdır; fakat iniş çıkışlar, üzüntüler ve şiddetli tartışmalar da azdır (Ercan, 2008). Ludus, yani oyun gibi aşk mavi renkle belirtilmekte, partnerlerine bağlanmak konusunda isteksizlik, sık ve kısa süreli ilişkiler yaşamak, oyunun eğlencesini bozacağı için kıskançlığa yer vermemek, çok eşliliğe açık olmak, cinselliğe derin anlamlar yüklememek gibi özelliklerle karakterize edilmektedir. Beklenti oluşturacağını düşündüğü davranışlardan uzak dururlar ve temelde fiziksel çekiciliğe önem verseler de hoşlandıkları belirli bir fiziksel özellik yoktur, önemli olan güzel vakit geçirebilmektir. Partnerleriyle yaşadıkları krizlerde, krizin çözümü yerine yeni bir partner arayışına girmek daha sık yaptıkları davranışlardandır (Büyükşahin, 2006; Cassepp-Borges ve Ferrer, 2019; Goodboy ve Booth-Butterfield, 2009). İkincil aşk biçimleri ise; mania, pragma ve agape olarak olarak adlandırılmaktadır. Mania, yani sahiplenici aşk, tutkulu ve oyun gibi aşkın birleşimidir ve mor renkle ifade edilmektedir. Kıskançlığın, güvensizliğin, takıntının ve kaybetme korkusunun baskın olduğu göreceli olarak patolojik bir aşk biçimidir ve ilişki ne kadar sorunlu olursa olsun genellikle bitirilmemektedir. Gerçekleşen bir ayrılık durumunda ise bu süreci oldukça zor atlatmaktadırlar. His yoğunluğu ve ideal bir sevgili arayışı konusunda tutkulu âşıklara benzese de özgüven eksikliği, duygu kontrolü ve isteklerini ifade etme konusunda onlardan ayrılmaktadırlar (Eren, 2019; Tüfekçi, 2008). Pragma, yani mantıklı aşk, oyun gibi ve arkadaşça aşkın birleşimidir ve yeşil renk ile ifade edilmektedir. Mantıklı aşıkların bir ilişkide birlikte olduğu kişilerin din, eğitim, aile, dünya görüşü, maddi geliri gibi özellikleri ile uyumluluğu çok önemlidir ve ilişkilerin üzüntü veya fedakarlık kaynağı olmaması gerektiğini düşünürler(Beştav, 2007; Woll, 1989). İlişkiye başlamadan önce kriterleri bellidir ve partnerlerini buna göre seçerler bu yüzden beklenmedik sürprizlere kapalı oldukları ve ilişkilerini de karşılıklı bağlılık ve anlayışa göre ilerlettikleri söylenebilir (Beştav, 2007). Agape, yani özgeci aşk, tutkulu ve arkadaşça aşkın birleşimidir ve turuncu renkle ifade edilmektedir. Özgeci aşkta, partnerinin ihtiyaçları ve istekleri çok önemlidir ve partnerlerini kusurlarıyla birlikte kabul ederler, bağlılık düzeyleri oldukça yüksek ve partnerlerinden beklentileri olabildiğince düşüktür çünkü herkesin sevilmeyi hak ettiğine dair inançları vardır; bu yüzden de aşklarının karşılık bulup bulmaması onlar için hayati önem taşımaz (Dasdamirov, 2010; Kaya ve Karahasanoğlu, 2019; Lee, 1977). Sizce bahsettiğimiz aşk türlerinden/renklerinden hangisi sizin ilişkinizi temsil etmektedir? İlişkinizi bu bakış açısı ile değerlendirdiğinizde ne gibi farkındalıklar kazandınız? İlişkinizle ilgili profesyonel yardım almak için pskdan.berikaaslan@gmail.com adresinden iletişime geçebilir veya sistem üzerinden randevunuzu oluşturabilirsiniz. Hepinize mutlu ilişkiler ve günler dilerim. :) Uzman Psikolojik Danışman Berika ASLAN

Berika ASLAN 25.04.2023

Bağlanma Stillerimiz Ayrılık Sürecini Nasıl Etkiliyor?

Günümüzde ayrılığa dair hepimizin bildiği bir gerçek var. Ayrılık kararı bizi hem psikolojik hem de fiziksel anlamda fazlasıyla olumsuz etkiliyor. Peki bizi bu kadar olumsuz etkileyebilecek kararı nasıl alabiliyoruz? Araştırmalara göre, ayrılık kararı almamızda en önemli etkenlerden biri iletişim problemleri. Bunun yanı sıra, partner ile yakınlık kurmakta güçlük çekme, güven ve sadakat ile ilgili yaşanan problemler, finansal problemler, ilişki içerisinde sıkça çatışmaların yaşanması, cinsel problemler yer alıyor.Peki ayrılık sonrası davranışlarımızı ve duygularımızı belirleyen faktörler neler?Yapılan pek çok farklı çalışmaya göre ayrılık sonrasında sergilediğimiz davranışlar ve duygular bağlanma stillerimiz ile oldukça ilişkililer. Bağlanma stilimizin ne olduğunu keşfetmek, romantik ilişki içerisinde yaşadığımız problemlerin kökenini bulmamıza ve bu problemleri çözmemize yardımcı olur. O zaman aklımızda şöyle bir soru canlanıyor, nedir bu bağlanma stilleri?Bağlanma stilleri, doğumdan itibaren diğer insanlarla nasıl bağ kuracağımızı, çevremizle nasıl iletişime geçeceğimizi ve romantik partnerimiz ile nasıl bir ilişki yaşayacağımızı belirleyen bir yapıdır. Biliyoruz ki, hayatta kalabilmemiz için diğer insanlara ve bağlanmaya ihtiyacımız var. Yapılan pek çok araştırmaya göre, insanlarla sağlıklı bağlar kurduğumuzda, daha mutlu ve psikolojik açıdan daha sağlıklı bireyler oluyoruz. İnsanlarla sağlıklı bağlar kurmak, bizi hem psikolojik hem de fiziksel olarak olumlu etkiliyor. Temel olarak 3 farklı bağlanma stili vardır. Bunlar; güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanmadır.Güvenli BağlanmaÇocukluk hayatında güvenli bağlanma gerçekleştirmiş bireyler, yetişkinlik hayatında uzun vadeli ilişkiler yaşayan, yüksek özgüvene sahip olan, yakın ilişkilere girmekten kaçınmayan ve keyif alan, ihtiyacı olduğunda çevresinden sosyal destek talep edebilen ve duygularını yakın çevresiyle çekinmeden paylaşabilen kişilerdir.Kaygılı BağlanmaÇocukluk hayatında kaygılı bağlanma gerçekleştirmiş bireyler, yetişkin hayatlarında çevresindeki insanlara karşı güvenmekte zorluk çekerler, genel olarak başkalarına karşı duygusal bağ kurma ve yakınlık kurma konusunda isteksizdirler. Çevresindeki insanları ve kendi duygularını anlamakta güçlük çekerler ve duygulara karşılık vermekte zorlanırlar.Kaçıngan BağlanmaÇocukluk hayatında kaçıngan bağlanma gerçekleştirmiş bireyler, yetişkin hayatlarında yakın ve derin ilişkiler kurmakta fazlasıyla zorlanırlar. Yakın ilişki içerisinde bulunmaktansa, özgürlüğü ve bağımsızlığı tercih ederler. Romantik ilişkileri kendilerinin özgürlüğüne ve bağımsızlığına yönelik bir tehdit olarak algılama eğilimindedirler. Birini derinden tanımaya ve bağlanmaya karşı koyarlar.Nasıl güvenli bağlanan biri olabilirim?Bağlanma stilleri çocukluktan itibaren bize yerleşmiş olsalarda değiştirebilmek ve güvenli bağlanan bir insan olmak mümkündür. Öncelikli olarak hangi bağlanma stiline sahip olduğunuzu bulun. Fark etmek değişimin birinci adımıdır. Sonrasında bir ilişkide nelere ihtiyacınız olduğunu, neleri beklediğinizi, partnerden beklentilerinizi, kendi duygularınızı ve düşüncelerinizi keşfetmeye çalışın. Bunları keşfettikten sonra bilişsel çarpıtmalarınızı bulup, onları gerçekçileriyle düzenlemeye çalışın. Bilişsel çarpıtmalarınızı düzenlemekte güçlük çekerseniz, bir uzmandan destek alabileceğinizi unutmayın.Bağlanma stilleri ayrılık sonrası verdiğimiz tepkileri nasıl etkiliyor?Ayrılık sonrasında sergilediğiniz davranışlar ve aklınızdan geçen düşünceler çocukluk çağında ailenizin size sergilediği tutum ve davranışlardan şekilleniyor olabilir mi? Yapılan araştırmalara göre bu sorunun cevabı evet. Çocukluk çağlarımızda güven duyabileceğimiz bir bakım verene sahip olmak, olumsuz duygular yaşarken bu duygularla baş edebilmemiz konusunda bize yol gösterecek birinin olması, neden böyle hissettiğimizi anlattığımızda bakım verenin bizi dinlemesi ve anlayışlı bir şekilde yaklaşması, bu olumsuz duygularla baş edebilmek için bize çözüm konusunda yardımcı olması yetişkinlik hayatımızda ilişkilere, problemlere ve ayrılıklara bakış açımızı oldukça şekillendiriyor ve etkiliyor.Çocukluk yıllarında güvenli bağlanma geliştiren bireyler, ayrılık sonrasında kontrol etme veya zarar verme davranışlarını daha az sergiliyorlar. Her ayrılığın getirmiş olduğu doğal ayrılık sürecini yaşayarak, hayatlarındaki işlevselliği geri kazanıyorlar. Çocukluk çağında kaçıngan bağlanma geliştiren bireylerde ayrıldıktan sonra kontrol etme veya zarar verme davranışlarını daha az sergiliyorlar. Ancak araştırma sonuçlarına göre bunun sebebi zaten yakınlık kurmakla ilgili yaşadıkları problemlerin var olması ve yakın ilişkiler kurmayı özgürlüklerine bir tehlike olarak algılamalarıyla oldukça ilişkili.Çocukluk çağında kaygılı bağlanma geliştiren bireylerde ise ayrılık sonrasında kontrol etme ve zarar verme davranışları oldukça sık gözlemleniyor. Özellikle eski partneri rahatsız edici boyutta aramaya veya mesaj atmaya yönelik davranışlar oldukça sık gözlemlenenler arasında yer alıyor. Eski partnerlerinden bekledikleri veya istedikleri tepkileri alamadıklarında ise hakaret etme veya manipülatif davranışlarda bulunma olasılıkları oldukça artıyor.Kaygılı bağlanmaya sahip olan kişiler ayrılığın getirmiş olduğu doğal süreci yaşamayı da çoğu zaman reddedip, yaşanmış olan ayrılığı inkar edip, duygularını ve düşüncelerini bastırmaya çalışabiliyorlar. Bu durum ayrılıkla ilgili yaşanması gereken süreçlerin yaşanmasının önüne geçiyor ve kaygılı bağlanan kişiler yoğun bir biçimde korku, acı, öfke, üzüntü duygularını deneyimliyor. Duyguların yoğunluğundan kaynaklı olarak duygu regülasyonu yapmakta güçlük çektiklerinden ötürü düşünce ve davranışlarınıda düzenlemede problemler yaşıyorlar. Buda uzun vadede hayatlarında daha çok olumsuzluklar ve depresif belirtiler oluşmasına, kişide gerçekçi olmayan gelecekteki partnerlere yönelik terk edilme korkusunun ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.Geçmiş ilişkide ve ayrılık sürecinde oldukça olumsuz deneyimlerle karşılaşan bu bireyler, gelecekteki var olabilecek ilişkisinde de aynı problemleri yaşamamak adına, çeşitli bilişsel çarpıtmalar yaparak daha şüpheci, kuşkucu ve çatışmalardan uzak durmayı seçen veya çatışmalarla zor başa çıkabilen bireyler haline gelebiliyorlar.Yapılmış olan bu çalışma bize gösteriyor ki, ayrılık sonrası yaşadığımız duygular, düşünceler ve sergilediğimiz davranışlar bağlanma stillerimiz ile oldukça ilişkili.Bu nedenle, sizde ayrılık sürecini zorlu geçiriyorsanız, duygularınızı ve düşüncelerinizi yönetmekte çeşitli zorluklar çekiyorsanız buda günlük hayatınızda çeşitli sorunlara neden oluyorsa, bir uzmandan destek alarak ayrılık sürecini nasıl daha sağlıklı geçirebileceğiniz konusunda gerekli olan yardımı alabilirsiniz.Unutmayın, hayatımızdaki sorunların çoğu genellikle hiç yoklarmış gibi davranmamızdan kaynaklanır. Görmezden gelmek çoğu zaman olumlu bir davranış değildir.

(Love Bombing)- Sen Seç, Sevgi mi yoksa Bombardıman mı?

Love bombing, Türkçe karşılığı ile sevgi bombardımanı ya da sevgi bombalaması anlamına gelmektedir. Love bombing bir tür duygusal manipülasyon olarak kabul edilir.İstismarcı, istismar edilen tarafın hayatına aşırı düzeyde müdahale ederek istismar edilen tarafın bağımsız bir birey olma potansiyelini elinden almaya çalışır ve kendisine bağımlı olan bir bireye dönüşmesini ister.Bu terim psikoloji açısından ele alındığında narsist bir bireyin karşı bireyi kontrol edebilmek adına gösterdiği istismarcı ve aşırı düzeydeki ilgi gösterme davranışı olarak kabul edilir.Burada söz edilen ilgi sağlıklı değildir, istismarcı aşırı ilgi altında istismar edilen tarafın hayatına karşı kısıtlamalar koymaya başlar. Gideceği yer, yiyeceği yemek, giyeceği kıyafet, buluşma saati, buluşulacak mekân ve görüşülecek insanlara kadar her şeyi istismarcı kendi belirliyor ve yönetiyor olmak ister. Bunu partnerini çok sevdiği ve ilişkisine çok değer verdiği için yapıyor gibi görünse de zamanla kişiye karar verme hakkı tanımamaya başlar.Love bombing yaşanan ilişkilerde istismara uğrayan taraf ilk zamanlarda gösterilen aşırı ilgi ve övgüleri cazip görmekte, çok mutlu hissetmekte, sevildiği ve önemsendiğini düşünmektedir. Ancak zamanla kişi ilişki içinde kendisini güvende hissetmek yerine manipüle edilmiş ve kontrol altında kalmış hissetmeye başlayabilir. Çok ilgi dolu gözüken bir istismarcı partnerin esas amacı genellikle kontrol ve güç elde etmektir. İstismarcı, kurulan bu yoğun ve hızlı ilişkiyi kullanarak istismar edilen tarafın duygusal bağımlılığını artırmaya çalışır. İstismar edilen taraf, istismarcının yoğun ilgisi nedeniyle mantıksız bir şekilde bağlanabilir, istismarcının gösterdiğini düşündüğü ilgi ve sevgiyi kaybetmemek için istismarcının istediği şekilde davranan bir birey haline gelir. Zamanla bağımsızlığını ve sınırlarını iyiden iyiye kaybeden istismar edilen taraf tümüyle istismarcısına farkında olmadan gücü ve kontrolü verir.Kısaca özetlemek gerekirse, love bombing, aşırı sevgi gösterme taktiği ile başlayan, sağlıklı bir ilişki biçimi olmaktan çok uzak bir istismar ve manipülasyon biçimidir. Bu manipülasyona uzun süre maruz kalan partner duygusal ve psikolojik sağlığında bozulmalar yaşayacağı için bu ilişki döngüsünden tek başına çıkabilmesi güçtür. Bu süreçte ruh sağlığını korumak için bir uzmandan destek alması önerilir.Love Bombing (Sevgi Bombardımanı ) Belirtileri Nelerdir?Aşırı İlgili Davranışlar: İstismarcı durmadan gece-gündüz mesaj atma, telefonla arama, buluşma teklif etme ve her detaya hâkim olma gibi davranışları ilişkinin başındayken de sıkça tekrarlayabilir. Açılmayan telefonların hesabını sorma, ihmal edildiğine yönelik algı oluşturma, her dakika hesap verilmesini talep etme vb. davranışlar istismarcının bazı davranışlarına örnek olarak düşünülebilir.Sürekli Övgüler: İstismarcı, istismar edilen tarafı sürekli övebilir. Kendisini küçülten, istismar edilen tarafı büyüten sözlerin altında istismar edilen tarafı kendisine bağlama gerçeği bulunmaktadır. Sağlıklı ilişkilerin dinamiği içerisinde de partnerlerin birbirine güzel sözler söylemesi kıymetlidir ancak burada istismarcı taraf süreci fazla ileriye götürmekte her an her dakika istismar edilen tarafı olumlu mesajlar ile uyararak sürece karşı şartlanma oluşturmaktadır.Diğer İnsanlara Karşı Değişlik Talepleri: İstismarcı, istismar edilen tarafın çevresindeki insanlar ile iletişimini kesmesini veya diğer ilişkilerini azaltmasını isteyebilir. Bu sebeple istismar edilen taraf sosyal destekten yoksun kalarak istismarcıya daha çok bağımlı hale gelmektedir. İstismarcı, birbirlerine daha çok vakit ayırabilmeleri ve ilişkilerinin iyiliği için bunu yaptığını belirtse de burada sınır koyabilmek oldukça önemlidir. İstismarcıdan sık sık sorun biz değiliz çevredeki insanlar bu sebeple onlardan uzaklaşmalısın/ uzaklaşmalıyız gibi ifadelerini duyabilirsiniz. İstismar edilen tarafın zamanla çevresinden soyutlanması ruh sağlığı için tehdit niteliğinde olabileceği için bu talepler konusunda çok dikkatli olmak gerekir.Sıkça Hediyeler Alma ve Jestler Gerçekleştirme: İstismarcı, ilişkinin henüz çok başlarında iken de sık sık ve pahalı hediyeler veriyor, romantik jestler yapıyor olabilir. Bu şekilde istismar edilen tarafı kendine bağlamaya çalıştığı unutulmamalıdır. Hediyeleşmek güzeldir ancak orada kıymetli olan düşünülmektir. Pahalı ve kişiye zor duruma sokacak hediyeler istismarcı bir partnere işaret edebilir.Çatışma ve Olumsuzlukları Reddetme: İlişkinin başlangıcında yaşanan veya yaşanabilecek olumsuzlukları, çatışmaları kabul etmemek, bu tür konuları yok saymak ya da hızlıca geçmek, istismarcının sık kullandığı bir davranış biçimidir. Örneğin: Şimdi ne gerek var bu konuları konuşmaya, biz anı yaşayalım, şimdi hiç tadımızı kaçırmayalım, sonra konuşuruz şimdi acelesi yok, bir aradayken zamanımızı bunlar ile geçirmeyelim’’ gibi örnek cümlelere sık sık rastlamak mümkündür. İlişkilerde hiçbir konunun halı altına süpürülmediğinden emin olmak ilişkinin sağlığı için önemli bir kriterdir.Love Bombing bir İlişkinin İçinde Neler Yapılmalıdır? Öncelikle love bombing sadece yakın-romantik ilişkiler ile sınırlı olmadığını tüm yaşamımızda kurduğumuz ilişki dinamiklerimiz için genellenebildiğini unutmamamız gerekir. Aile, arkadaş ve iş ortamında da love bombing ile karşı karşıya kalabilmek mümkündür. Peki, love bombing ile karşı karşıya kalındığında neler yapılmalıdır?-İlişkilerinizde sınırlarınızı belirlemek ve bunu karşınızdaki kişiye açık bir şekilde belirtmek ilk yapılması gereken davranıştır. Bunun için insanlara gerekli durumlar karşısında ‘’hayır‘’ diyebiliyor, sınır koyma noktasında bir çekince yaşamıyor olmanız gerektiğini hatırlatırım. Eğer sınır koyma ile ilgili bir yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bir uzmana başvurabilirsiniz.-Hoşunuza gitmeyen ve sizi rahatsız eden tüm davranışları açık bir şekilde dillendirmelisiniz. Örneğin; kıyafetinize karışması, sosyal medya hesaplarınızı yönetmek istemesi gibi sizin kişisel alanınıza müdahale etmeye çalıştığı her noktada istismarcıya ‘’dur’’ diyebilmeli ve bu durumun sizde oluşturduğu hissi paylaşabilmelisiniz.-Ailenizin ve çevrenizdeki insanların ilişki içinde olduğunuz kişi hakkındaki yorumlarını dinleyin ve değerlendirin.Unutmayın ki, love bombing istismarcının isteği doğrultusunda hareket eder ve genellikle istismarcının kontrolünü artırmaya hizmet etmektedir. Bu tür davranışlara karşı dikkatli olmak ve sağlıklı sınırlar belirlemek önemlidir. Yaşadığınız bu travmatik ilişki zamanla yaşam kalitenizi ciddi düzeyde etkileyerek psikolojinize zarar verir. Sevgi bombardımanına maruz kaldığınızı fark ettiğiniz zaman psikolojik destek almayı ihmal etmeyin.Seans randevu almak isterseniz randevu takvimimden bana ulaşabilir ya da sorunuz var ise her zaman sorunuzu sorabilirsiniz.Sevgi ve sağlıcakla,Uzm. Psk. & Aile Danışmanı Fatma İzel ŞAHİNKaynakça: https://www.psikoterapi.pro/makaleler/sevgi-bombardimanihttp://www.izmirpsikolojimerkezi.com/news/70/ask-mi-ask-bombardimani-mi/https://saripsikoloji.com/blog/love-bombing-nedir